Eko Anksiyete
Eko anksiyete nedir? bu anksiyete ile nasıl başa çıkarız? Her geçen gün çeşitli yerlerde başlayan durdurulamayan ve hızla büyüyen yangınları takip ediyoruz. Binlerce ağaç yok olurken, sayısız hayvan zarar gördü. Keşke bitmiş olduğunu söyleyebilsek ama gün geçmiyor ki yeni bir yangın çıkmasın. Tam yangınlar azaldı diyoruz, bir bakıyoruz ki bu sefer bir sel felaketi ile karşı karşıyayız. Üstelik bütün dünyada görüyoruz bunu. Toplumun, elinden geleni yaparak seferber olduğu görüntüleri görmek mümkün. El birliği ile herkes bu felaketi kontrol altına almaya çalışıyor. Yaşananları gözlemledikçe bu felaketler insanların daha da dikkatini çekmeye başladı. İnsanlar fiziksel ihtiyaç listelerini paylaşıyorlar, ancak bir o kadar da psikolojik olarak desteklenmeye ihtiyaçları var. Bu nedenle hayatımıza giren yeni bir kavrama daha yakından bakmamız gerekiyor, eko-anksiyete.
Ekolojik kaygı da denen bu durum, APA tarafından, çevresel kıyamet korkusu olarak tanımlanıyor. 2020 tarihli bir makalede ise bu durum, iklim değişikliği ile ilgili olumsuz duygusal tepkiler olarak ele alınıyor. İklime karşı olan devinimler de denebilir. İklim değişikliğine karşı karamsar ve olumsuz duyguların genç yetişkinlerde daha yüksek olduğunu da gözlemleyen bir araştırmaydı bu, yani gençler bu konuda daha kaygılılar. Buna benzer bir endişe hali herkese tanıdık gelecektir. 18 – 34 yaş arası bireylerin %48’i bu konuda yüksek stres bildirmiştir. Sadece ülkemizde değil, dünyada da yaşanan felaketlerin artışı, küresel ısınma gibi konular hepimizi endişelendiriyor zaten. Son yaşananlarla da birlikte bu kaygıları yönetebilmemiz için önce afet psikolojisini tanımamız gerekiyor. İnsan eliyle veya doğal olarak çıkmış olması farketmeksizin kişi, hayatını tehdit eden stres verici bir olayla karşılaştığında travma yaşayabilir. Hatta olaylara medyada tanık olan kişiler dahi bu olaylardan etkilenip travmatize olabilir. Travmatik olay sonrasında olayın gerçekleşme anıyla birlikte insanların kahramanca tepki verdiğini görüyoruz. Herkesin seferber olduğu, adrenalinin çok yüksek olduğu o dönemlerdir bunlar.
Afet bitiminde ise devam eden bu yardımlaşma dönemi, güzel hissiyatlar yaratabilir. Bunun sebebi de kurtulmuş olmanın verdiği rahatlamadır. fakat akabinde gelen ara dönemin bu denli keyifli olduğunu söylemek pek de mümkün değil. Bu dönemde yardımların azalması hatta konunun kapanması durumları oluşur, travmaya maruz kalmış kişilerin tam da bu dönemde yalnız hissetmeye başladığını görebiliriz, hem fiziksel hem duygusal olarak. Bundan dolayı bu sonraki dönemlerde insanların, özellikle afetzedelerin psikolojik yardıma daha da ihtiyaç duyması olasıdır. Kişilerin iyileşme evresine girmeden önce sosyal destek aldıklarından emin olmak, yalnız hissettirmemek önemlidir. Zira insanların sadece yaşadıkları yerleri değil, anıları, yılları ve hayalleri de evleri ile birlikte kayboluyor.
Bununla birlikte az önce de bahsettiğim gibi, bu yangın sadece bireyleri değil, kitleleri ve diğer tüm canlıları etkileyen bir durum haline gelir. Böyle durumlarda yardım etmek isteyen insanların da bir miktar baskı ve strese maruz kalması mümkündür. Başka bir bölgede çıkan orman yangını ve sel gibi felaketler için toplanan yardımlar buna örnek oluşturabilir. Yardım eden insanlar, felaket haberini aldıktan kısa bir süre sonra bu baskıyı hissedebilir. Bu baskı, ilk elden yardım edememenin de vermiş olduğu pişmanlık, ya da üzüntü gibi bazı duyguları temelinde barındırabilir. Bu üstlerindeki baskı hem afetzedelerin hem de destek olamaya çalışanların psikolojilerini olumsuz etkiler.
Uyku sorunu, zihinde sürekli aynı konu ve düşüncelerin oluşması, kızgınlık, dikkat dağınıklığı ya da tedirginlik/ürkeklik bu sürecin doğal sonuçlarındandır. Son dönemlerde yaşanan ve medyada görülen bu olaylara zihnin bir tepkisidir bu. Harekete geçmek bu durumlarda kişiye iyi gelecektir. Birlik olmak da bu iyileşme sürecine pozitif anlamda destek olacaktır. bu süreçte güvende hissetmek çok önemlidir. Bu sebeple egzersiz yapmak, kişilere büyük ölçüde güvende ve rahat hissettirecektir.
Eko Anksiyete ile nasıl başa çıkılır ?
- Herhangi bir yere oturun ve gözlerinizi kapatın.
- Her nefeste havanın bedeninizdeki akışını takip edin.
- Sadece nefesinizin bedeninize girişini ve bedeninizdeki dağılımını, akabinde ise çıkışını takip edin.
Her nefeste bu ana daha da yerleşiyorsunuz. Şimdi gözünüzün önünde sizden yavaşça büyük, belki rol model aldığınız bir dostunuzu canlandırın, önemsediğiniz sözüne güvendiğiniz biri olmalı. Size doğru geliyor ve şimdi size şu cümleleri kuruyor:
- “Güvende olmanı diliyorum. olabildiğince sağlıklı olmanı diliyorum. Huzurlu ve mutlu olmanı diliyorum. Kolay bir hayat diliyorum.”
Şimdi gözünüzün önünde sizin değer verdiğiniz birini, belki eşinizi, ailenizden birini, çok yakın bir arkadaşınızı, belki de evcil bir hayvanınızı canlandırabilirsiniz. Şimdi onun karşısına geçin ve ona şu cümleleri kurun.
- “Güvende olmanı diliyorum. olabildiğince sağlıklı olmanı diliyorum. Huzurlu ve mutlu olmanı diliyorum. Kolay bir hayat diliyorum.”
Şimdi ise, gözünüzün önünde bu süreçte, son dönemde, çeşitli afetler nedeniyle zorlanan insanları ve diğer canlıları getirin ve onlara şu dileklerde bulunun.
- “Güvende olmanı diliyorum. olabildiğince sağlıklı olmanı diliyorum. Huzurlu ve mutlu olmanı diliyorum. Kolay bir hayat diliyorum.”
Bu egzersiz sizi kısa bir süre de olsa rahatlatacaktır.